Son aylarda dünya tarım fiyatlarında önemli artışlar var.
Emtia fiyatlarını bir sepet olarak izleyebildiğimiz S&P GSCI endeksinin tarım alt grubu geçtiğimiz 3 ay içinde % 36 yükseldi (Grafik 1). Bu süreçte pamuk son 15 yılın, şeker son 28 yılın, kakao son 23 yılın, kahve son 13 yılın, buğday fiyatları son 2 yılın zirvelerini yakaladı (Grafik 2).
Et fiyatları da iki hafta önce son 20 yılın en yükseğini gördü. Yurtiçinde artan et fiyatları sanki ülkeye özel bir arz sorunu gibi gösteriliyor ama aslında dünyadaki bu artış trendinden etkileniyor.
Fiyat artışları tarım ürünlerine özel değil. Enerji, metaller ya da değerli madenler içinde de bazılarının fiyatları son haftalarda ciddi şekilde yükseldi. Ama tarım ürünlerini diğer emtia gruplarından farklılaştıran önemli yapısal özellikler var. Örneğin, bir süredir altın fiyatlarının yükselmesi dünya ekonomisinin yeniden resesyona girebileceği endişelerinden kaynaklandı. Ekonomilerin istikrarlı bir büyümeye geçtikleri görüldüğünde fiyatlar hızla gerileyecek. Diğer bir deyişle, altının arz ve talebine yönelik bir sorun yok; diğer makro ve finansal göstergeler altın fiyatını etkiliyor. Ama tarım ürünlerinin kendi içinde yapısal sorunları var. Tarım ürünlerinin global kriz öncesinde de istikrarlı bir artış trendinde olmasının sebebi buydu. Kriz döneminde duraklayan fiyatlar krizden çıkılınca yeniden eski artış trendine geri dönmüş gözüküyor.
Arz ve talep sıkıntıları
Tarım ürünleri diğer emtialara göre konjonktürel dalgalanmalardan daha az etkileniyorlar. Global ekonomi ister resesyona girsin isterse yılda % 10 büyüsün insanlar ve hayvanlar tarım ürünlerini tüketmeye devam edecekler. Tarım sektöründe çok büyük teknolojik gelişmeler yaşanmış olsa da arz hâlâ önemli ölçüde üreticilerin kontrolü dışında hava koşullarından etkileniyor. Birçok üründe iklimsel özellikler çok belirleyici rol oynuyor ve dünyanın her bölgesi elverişli iklim koşulları sunamıyor. Türkiye gibi dört mevsim yaşayan ılıman iklime sahip bazı ülkeler de bunu yeterince kullanıp dünyaya arz sağlayamıyor. Hava koşullarının uygun olduğu dönemlerde çok üretip gelecek yıllara aktarmak mümkün olmuyor çünkü stoklamak zor. Dünyanın önemli tarım ülkelerinden biri olan Hindistan üretiminin dörtte birini nakliye sırasında kaybediyor. Hava koşulları dışında su ve arazi kısıtları var. Su kaynaklarının bol olduğu yerlerde yeterli arazi yokken arazinin bol olduğu yerlerde de yeterli su kaynakları yok. Her ne kadar dünya tarım sektörü son 20 yılda Brezilya liderliğinde büyük bir teknolojik evrim geçirmiş olsa da bu kısıtlar hâlâ etkili. Temelde tarım fiyatlarının artmasını gerektiren faktörleri 4 grupta toplamak mümkün:
1) Gıda talebindeki artış: Bugün 7 milyara yaklaşan dünya nüfusu 2050 yılına kadar 2 milyar daha artacak bir hızda büyüyor. Ama çok daha önemlisi, bu nüfus artışının yanı sıra eskisinden farklı olarak gelirler de artıyor ve beslenme alışkanlıkları değişiyor. Geniş yoksul kesimler gelir artışıyla birlikte et ve süt gibi zengin protein tüketimlerini artırıyorlar. Geçtiğimiz 20 yılda artan alım güçleri sayesinde kişi başına yıllık et tüketimini 2,5 kat artırarak 50 kg’a çıkartan Çinliler soya ve pirinç yerine artık et yemek istiyorlar. Ama buna rağmen Çin’in mısır, soya fasulyesi talebi giderek artıyor çünkü bunları sadece kendilerini değil et için ihtiyaç duydukları hayvanları da beslemek için ithal ediyorlar. 2000 yılına göre Çin’in soya ithalatı 5 kat artarken mısır ithalatı yaklaşık 10 kat arttı. OECD, 2015 yılına kadar dünyadaki kırmızı et tüketiminin % 31 artacağını öngörüyor. 1 kg kırmızı et için 10 kg hububat üretimi gerektiği düşünülürse hububat fiyatlarına yapacağı katkı ortada.
2) Enerji açığının tarım ürünleri ile kapatılması: Dünyada enerji kaynakları sınırlı ve belli bölgelere yoğunlaşmış durumda. Özellikle gelişmiş ülkeler giderek artan enerji ihtiyaçlarını karşılarken politik tavizler vermek istemiyorlar. Ayrıca özellikle Asya’daki yoksul kesimlerin gelir ve yaşam kalitelerinin artmasıyla birlikte enerji tüketimleri de artıyor ve bu enerji fiyatlarını yükseltiyor. Bu nedenlerle etanol, biyodizel gibi alternatif enerji kaynakları geliştirmeye çalışan ülkeler bu yakıtları türettikleri mısır, şekerkamışı, şekerpancarı, soya, ayçiçeği gibi ürünlere olan taleplerini artırıyorlar. ABD Enerji Bakanlığı, 2020 yılında olan toplam enerji tüketimi içinde “alternatif yakıt” payının % 5’e çıkmasını planlıyor ve bu yönde etanolun litresine 14 sent teşvik vererek bugün 19 milyar litre olan etanol kullanımını 2015 yılında 132 milyar litreye çıkarmayı hedefliyor. ABD’de etanol üretiminde kullanılan mısır miktarı 2000 yılında 15 milyon ton iken 2008 yılında 85 milyon tona yükseldi.
3) Verim artışında zorlanılması: Dünya Tarım ve Gıda Örgütü’ne göre, 1960’lı yıllarda toplam hububat üretiminin % 75’i verim artışından % 25’i ise yeni arazi kullanımından gelirken bugün sadece % 40’ı verim artışından gelebiliyor. Brezilya, ABD gibi bazı ülkeler tarımda verim artırıcı çok büyük teknolojik atılımlar ve reformlar yapmış olsalar da artan global talebe yetişmekte yetersiz kalıyorlar.
4) Küresel ısınma: Azalan su kaynakları ve değişen iklim koşulları özellikle su ihtiyacı yüksek tarım ürünlerini olumsuz etkiliyor. Bu doğrultuda dünyanın birçok tarafında çiftçilerin sulama verimini artırmaya, ürüne göre doğru sulama tekniklerini kullanmaya yöneldikleri ve bu yönde ciddi yatırımlar yaptıkları görülüyor. Örneğin, son haftalarda buğday fiyatlarındaki hızlı artışın ardında Rusya’daki yangınlar ve onların ardında da ülke tarihinde görülmeyen anormal sıcaklıkların getirdiği kuraklık var. Çin ve Pakistan’daki seller yine benzer şekilde çeltik tarlalarını yok etti. Bu mevsim değişiklikleri genelde tüm tarım ürünlerini etkilese de özellikle su ihtiyacı yüksek ürünleri daha fazla etkiliyor.
Özetle, bugünlerde hızla yükselen ve rekorlar kıran tarım fiyatlarının ardında temel yapısal sıkıntılar olduğu için bu artış istikrarlı bir şekilde devam edecek. Bunu gören spekülasyon arada sırada afetlerden de güç alarak fiyatları bu artış trendinin çok üzerine çekip bir süre sonra hızla altına inmesini sağlayabiliyor. Ama bu hareketler temel dinamiği görmemizi engellememeli.
Paylaş :