Kaçak Et!
Türkiye’de ne zaman ki et fiyatları aldı başını gitti.
“Kaçak et” kelimesi de gündeme oturdu.
Sarp Sınır Kapısı’nda insanların bellerine, bacaklarına dolamış oldukları halde yakalanmaları aslında büyük bir sorunun başlayacağı işretini veriyordu.
İnsan beline, ayağına dolayarak et kaçırsa bile ne kadar kaçak et getirebilir?
En çok 20 kilo! Eğer kaçak bu olarak belirtiliyorsa kaçak et yok demektir?
Üç gün önceki gazetemizde AK Parti Artvin Milletvekili Ertekin Çolak, Artvin’de kaçak etin satıldığını iddia etmiş, denetim yapmayan Artvin Belediyesini suçlamış, bunun yanında
Tarım İl Müdürlüğü’nün de ihmali veya kusuru varsa onlara da ceza verilmesini beyan etmişti.
Bu iddiayı ortaya atan Milletvekili Ertekin Çolak, birçok kişiyi, kasapları zan altında bırakmış oldu.
Artvin’de sadece üç kasap var. Bu dükkânlar sürekli belediye zabıta ekiplerince denetlenmektedir. Kaçak et ilimize nasıl ve hangi yollarla, nereye girmektedir?
Dün “Gündem ve Hodri Meydan” programımın konuğu DP Artvin İl Başkanı Ertan Küçükay idi. Vekilin et konusunda yaptığı açıklamayı eleştirmiş, yukarıdaki soruları gıyabında sayın vekile yöneltmişti?
Devamında da şunu eklemişti; “Ben de duyuyorum. Otobüslerin, kamyonetlerin arkasında kaçak etler taşınıyormuş!”
Bunu sokakta vatandaş konuşuyor. Ama böyle olmaz ki bu dedikoduların doğruluğunu araştırmadan, gerçeği öğrenmeden ortaya bir şey atmak doğru değildir.
Zaten “Kaçak Et” kendi dönemlerinde başladı. Et fiyatları neden fırladı?
Bakın Yaylalarımız boş, köyler boş, eğer siz üretmezseniz fiyatlar doğal olarak şişer. Avusturya’dan alınan Angus inekleri ve etleri ile fiyatları düşüremezsiniz. Angusların birkaç tanesini Yusufeli’ne getirdiler.
Hükümetin hayvancılık politikası 8 yılda hayvancılığı bitirme noktasına getirdi! Önce köylünün malı para etmedi.
Hayvanlar kelepir fiyata gidiyordu. “Bu kadar ucuza giderse hayvancılığı nende yapayım ki” diyen köylüler bu sefer et kıtlığına sebep oldular.
Bir anda et fiyatları şişmeye başladı.
Bu sefer de hayvan bulunamıyordu.
Hayvanlar geçen yıl kurban bayramında para etmeye başladı. Hayvan yetiştiricileri biraz para yüzünü gördüler. Bu seferde fazla hayvanları yoktu!
Bir ülkenin kalınması için ilk önce yapılacak iş; tarım ve hayvancılığı geliştirmek, en yüksek verim noktasına çıkarmaktır.
Bu sağlıklı yaşam ve sağlıklı kalkınmanın birinci koşuldur.
Daha sonra bu ürünleri işlemek için sanayi kurulmalıdır. Tarım ve hayvancılığı hallettikten sonra Zaten ikinci sırada sanayi gelir.
Ülkenin kalkınmasını sulayacak her türlü sanayi kurulmalı.
Turizm ise en son olarak düşünülmesi gerekir.
Ama bir bakıyorsunuz Türkiye’de bütün illere ezberletilmiş, herkesin ağzında sakız olmuş olan turizm var.
Turizmi lokomotif olarak kullanan ülkeler nihayetinde yine yoksul ve çürük temeller üstünde durduklarını anladılar.
Yakın tarihte haberlerde gördük.
Yunanistan, İspanya! Turizmde aslan payı alan ülkelerin içine düştüğü durumlara bakın.
AB amcaları adalarınızı satın borçlarınızı ödeyin telkininde bulundu!
Ya, işte böyle turistleri çeken adaları istediler! İşte budur turizm denen lokomotif olmayan en arka vagon!
Turizm olmasa da yaşarsınız.
Ama tarım ve hayvancılık olmadan yaşayamazsınız.
Başka ülkelerden ne kadar süre hayvan alacaksınız, buğday, patates alacaksınız?
Buna para yeter mi? Angusları ithal edenler bir kere düşünsünler.
Bu bizi kurtarır mı? Bizi zenginleştirir mi?
Eti ucuzlaştırır mı?
Senin yaylarlında, in, cin top oynarken yabancılardan hayvan almak ne tuhaf bir şey. Zenginliğin üstünde oturan zavallılar!
Burada köylüyü suçlamak çok kolaydır.
Üreticiyi yerden yere vurmak çok kolaydır.
Vur abalıya gitsin.
Ama bilin ki asıl suçlular politikacılardır. Ülkeyi yönetenlerdir.
Ancak onlar sızma zeytinyağı misali her zaman her durumda su üstünde kalabilme özelliklerine sahiptirler.
Her şeyi onlar yapar, cezasını masum köylüler, çiftçiler, üreticiler çeker.
Onlar gene haklıdırlar!
Onlar doğuştan haklıdırlar!
Maaşları da Türkiye şartlarında asgari ücretlileri düşündüğümüzde çok çok, fevkalade iyidir. Üstelik bir kere vekillik yapsınlar ömür boyu Özal’ın seksenlerde çıkardığı ballı emeklilik hakkı kazanıyorlar!
Özal, milleti değil vekilleri düşünmüştü! (Özal milletin adamlarından birisiydi ya!)
Ohhhh yesin tosunum.
Vatandaşın canı çıksın.
Konu çok dağıldı farkındayım.
Ama bu politika ağacının o kadar çok dalları var ki!
Hangisini anlatacağınızı şaşırıyorsunuz!
Kaçak et sorunu bundan sonra daha çok patlayacağa benziyor.
Çünkü anguslar fiyat düşürmeye yetmedi. Vatandaşların elinde hayvan yok.
Koskoca yaylalar bomboş.
Şimdi yayladan yaylaya turistlere yol yapacaklarmış!
Hayvanlar gezmezse, safari cipleri ile turistler gezecek!
Buda tuhaf bir şey! Her yaylaya zaten yol çıkıyor.
Şimdi durup dururken 1200 kilometre yayla yolu projesi ortaya çıktı.
Aslında bu yol neyi bağlıyor ben çok iyi biliyorum. İleri ki yazılarımda bunu sizinle paylaşacağım.
Yerli çiftçilerimize gereken ilgi ve destek verilmedikçe pansuman tedbirlerle bu ağır hastalığı iyileştiremezsiniz.
Bu tedavi şekli acilde yapılan pratisyen tedavisidir.
Bu hastalık profesörler gerektiriyor, ciddiyet gerektiriyor.
Yaylaları hayvanlarla doldurmadan, çiftçilerimize ve üreticilere destek verilmeden problemi çözmezsiniz.
Artvin’de Kaçak Et” polemiği AK Parti Artvin Milletvekili Ertekin Çolak’ın haberi ile başladı. Artvin Belediye Başkanı Emin Özgün bu iddialara cevap vermeyerek üstüne alınmadı. Ancak DP Artvin İl Başkanı Ertan Küçükay bu polemikten iddia sahibi Artvin Milletvekili Ertekin Çolak’ı sorumlu tuttu. “Davul da kendinde, tokmak ta neden şikâyet ediyor, kendileri iktidar, Tarım Bakanı arkadaşı bu sorun kendilerinin sorunudur.
Millet bunlara iktidar görevi vermiş. Muhalefet gibi konuşma hakkına sahip değildirler.” şeklinde eleştiride bulundu.
Ağız tadı ile et yemek bugünlerde imkânsız. Dedikodu, şudur-budur lafları ile gerçekten et yemek çok zor! Bugünlerde zaten çok kişi etin sadece ismini biliyor!
08haber
Paylaş :