ET SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ DOĞU'DA GİZLİ

Radikal’de yapılan analize göre, et sıkıntısının yaşanmasının en önemli nedenlerden birisi meraların kullanılmaması. Yine yapılan analize göre “Doğu ve Güneydoğu’daki besicilik canlandırılmadan köklü bir çözümün zor olduğunu” özellikle vurgulanıyor.
Radikal’de konuya ilişkin yapılan haber şöyle;
Et sorunu ithalatla çözülmeye çalışılıyor. Ancak bir dönem Van’da 35 firma et ihracatı yapıyordu. Şimdi bir tane bile yok. Bunun en önemli nedeni de meraların kullanılmaması.
Et fiyatlarının tırmanması, ithalat kararı, şimdi de “bakterili et” vakası… Üst üste gelen bu olaylar akıllara nasıl olur da “dün et sorunu yaşamayan Türkiye bugün etle ilgili hiçbir sorunu çözemez hale geldi” sorusunu akıllara getirdi. Bir zamanlar sadece Van’da 35 firmanın yurtdışına et ihraç ettiği hatırlanırsa, Türkiye’nin et sorununu çözmek için sürekli yönünü ithalat yerine Doğu ‘ya dönmesi gerektiği de anlaşılır. Nitekim TÜİK verilerine göre, 1991’de 7.9 milyon koyun kesilip 128 bin ton et elde edilirken bugün bu 3.9 milyon koyun kesilip 74 bin ton et elde edilebiliyor. Bu tablo özellikle Doğu ve Güneydoğu’daki besicilik canlandırılmadan köklü bir çözümün zor olduğunu kanıtlıyor.
Doğu ve Güneydoğu’da 1980’lerin ortalarında başlayan sorunlar sadece siyasi gündemi değil, bugün ciddi biçimde yaşanan et sorununun da kaynağı durumunda. Bu bölgelerdeki besiciler sadece Türkiye’nin ihtiyacını karşılamakla kalmıyor, yurtdışına et de ihraç ediyordu. Zaten mera ve yaylaların yoğunluğu, bölgedeki ekonominin de hayvancılığa dayalı olmasını zorunlu kılıyor. 1985’lerde sadece Van’da 35 firma et ihracatı yaparken bugün tek bir firmanın bile kalmaması, et sorununun bir özeti gibi. Bu bölgelerdeki besiciliğin bıçak gibi kesilmesinde siyasi sorunlar belirleyici oldu.
YAYLA YASAKLARI AĞIR DARBE VURDU
Devletin besicilik üzerindeki destekleri önemli ölçüde azalırken asıl darbeyi 1984’ten itibaren bölgeye egemen olmaya başlayan çatışma ortamı vurdu. Başta Hakkâri, Van ve Tunceli olmak üzere pek çok ilde 1992’den itibaren çok yaygın yayla yasakları uygulanmaya başlandı. PKK’nın koyun kaçırdığı, yaylaların çatışmalar nedeniyle güvenli olmadığı gibi gerekçelerle bu kentlerdeki neredeyse tüm yaylalar yasak kapsamına alındı.
Yakın köylere “boşaltma emri” geldi. 1990’ların sonlarından itibaren bu kez de mayın belası baş gösterdi. Yasağın gevşediği, gevşeyebileceği durumlarda da yaylalara ve yayla yollarına döşenen mayınlar sorun oldu. Hayvancılık bölgede adeta çöktü. Binlerce aile, yaylalara çıkamayan, hayvanlarını besleyemeyen, köyleri boşaltılan binlerce aile, ellerindeki hayvanları ucuz fiyatlarla satıp kent merkezlerine ve ülkenin batısına göç etmek zorunda kaldı. Bugün bile nüfusunun yüzde 70’i tarımdan geçinen ve bunun da yüzde 50’si hayvancılık yapan Hakkari ile Siirt, Batman, Van ve Bingöl bu süreçten en çok etkilenen kentler oldu.
Bugün et fiyatı fırlarken çözüm olarak ithalat kararı alındı. Üstüne bir de “bakterili et” vakası patlayınca artık sorunun köklü çözümünün yeniden besiciliğe dönmekte olduğu görülüyor. Ancak besicilik yapılabilecek en uygun şartlara sahip Doğu ve Güneydoğu için hem ekonomik destek hem de siyasi ortam hala yetersiz düzeyde.
KURBAN BAYRAMI ‘ZEHİR’ OLACAK
Bu Kurban Bayramı, bir bölgenin ekonomisini çökerten sorunun tüm ülkeyi nasıl etkileyeceğinin de son göstergesi olacak. Türkiye’de Kurban bayramlarında büyükbaş hayvan varlığının yaklaşık yüzde 20’si kesiliyor. Tarım Bakanlığı’nın son sayımına göre 2 milyon civarında büyükbaş hayvan var ve bu da bayramda yaklaşık 400 bin büyükbaş hayvanın kesileceği anlamına geliyor. Bu sayı ülkenin kurbanlık hayvan ihtiyacına yetmeyeceğinden ihtiyacın bir bölümü ithalatla karşılanacak. Ancak, kesimler nedeniyle ithalata rağmen bayramdan sonra et fiyatının tekrar artması bekleniyor.
Tarım Bakanlığı’nın şap hastalığına karşı 2008- 2010 dönemini kapsayan 3 yıllık süre için uyguladığı AB destekli Şap Hastalığı Projesi kapsamında Trakya Bölgesi şap hastalığından arınmış bölge ilan edildi. Bu nedenle Anadolu’dan Trakya bölgesine canlı hayvan geçişi yasak. Bu yasak İstanbul’un Anadolu yakası için de geçerli. Dolayısıyla İstanbul’un Anadolu yakasından Avrupa yakasına canlı hayvan nakli yapılamıyor.
Özellikle Trakya bölgesindeki besiciler bakanlığın bu uygulamasını eleştiriyorlar. Kurban Bayramı döneminde önemli soruna yol açacak bu uygulama nedeniyle ithalatın artacağını belirtiyor ve “Kurbanlık hayvanını bile ithal eden bir ülkenin hayvancılığı iflas etmiştir” diyorlar.
Prestij Gazetesi-Gazete Vatan (VAN)

Paylaş :

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir