Et fiyatlarını aşağı çekmek amacıyla ithal edilen etler piyasada fiyatları aşağı çekmediği gibi yeni vurgunlara kapı araladı. Et Balık Kurumu tarafından kasaplara karkas olarak 13 liradan verilen etlerin 17 liraya mal edilen yerli ırk hayvan etleriyle birlikte yüksek fiyattan satılması et ithalatındaki vurgunu gözler önüne serdi.
Daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi ‘bu etler yüksek fiyattan satılır ve büyük rantlar elde edilirse bunun sorumlusu kim olacak?’ diye sormuştum. Gelinen nokta bu konuda haklı çıktığımı gösterdi.
Etler kasaplara verildi.
Ancak yeterli bir denetim mekanizması kurulamadı. Bu etlerin hangi kasaplarda ya da hangi kurumlarda satışa sunulduğu konusunda da kamuoyu yeterince aydınlatılmadı. Et Balık Kurumuna bu konuda çağrı yapmak istiyorum.
Bu etler hangi kasaplara, hangi kurumlara ya da hangi zincir marketlere verildi. Bunların tek tek açıklanması gerektiğini düşünüyorum. Şeffaf yönetimin gereği de bu değil mi?
Son yapılan ihale kapsamında Bursa’nın payına 4 bin tonun üzerinde ithal et düştü. Et Balık Kurumu yetkilileri Bursa’ya 4 bin 500 ton et verileceğini açıklamıştı. Şimdi Et Balık Kurumu’na bir görev daha düşüyor. Son derece şeffaf biçimde bu etlerin kimler aracılığıyla tüketiciye ulaştırılacağını açıklamalıdır.
Ayrıca çok önemli bir noktaya daha dikkat çekmek istiyorum. Yurt dışından getirilen bu sığırların hastalıklardan arî olduğu kesin biçimde belirlendi mi? Çıplak gözle yapılan kontrollerin gelen hayvanların ne denli sağlıklı olup olmadığını belirlemek açısından herhalde mümkün olmaz.
Çünkü ABD ve Avrupa ülkelerinde zaman zaman bir deli dana hastalığı ortaya çıkıyor. Acaba bu ithal edilen sığırlar böyle bir risk taşıyor mu? Bu soruların mutlaka yanıtlanması gerekiyor.
Bu konuda Veteriner Hekimler Odası Bursa Şubesi Başkanı Sinan Sağlam da çok önemli uyarıda bulundu. Sağlam, deli dana hastalığının kuluçka süresinin 20 yıl olduğunu, dolayısıyla ithal edilen hayvanların bu hastalığı taşıyıp taşımadığının tam donanımlı laboratuarlarda yapılan tetkiklerle ortaya konması gerektiğini, Türk hayvancılığının geleceği açısından da bu durumun büyük önem taşıdığının altını çizdi.
Sağlam’ın bu uyarısına mutlaka kulak vermek gerekiyor. Hükümet yetkililerinin bu konuda hassasiyet göstermeleri kaçınılmazdır. Bunca zorluklarla uğraşan ülkemiz bir de deli dana riskiyle karşı karşıya bırakılmamalıdır.
Bu arada Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Nazım Kaya da, et fiyatlarındaki hızlı tırmanışı sonlandırmak için siyasi iktidarın canlı hayvan ve karkas ithalinin yolunu açtığına işaret etti. Nisan ayında yapılan yasal düzenlemeye rağmen tüketicinin beklediği ucuzluğun sağlanamadığını belirten Kaya, halen kıymanın kilosunun ortalama fiyatlarla 22-25 arasında satıldığını söyledi, büyükşehirlerde kıymanın daha pahalı olduğunu altını çizdi.
Öte yandan, Et ve Balık Kurumu ithal hayvan etlerinin yüksek fiyattan halka ulaştırılmasını önlemek için yeni bir uygulamaya gitti. Federasyonlar aracılığıyla kasap ve marketlere eti ulaştıracak kurum, alacağı taahhütle kıymanın 18, kuşbaşının ise 20 liradan satılmasını sağlayacak.
Bu uygulama ile kasap ve marketler, Et ve Balık Kurumundan doğrudan et alamayacak, bağlı oldukları federasyonlara talep formu doldurarak başvuruda bulunacak. Federasyon aracılığıyla ithal hayvan eti alacak kasap ve marketler, zorunlu olarak kıymayı 18, kuşbaşını ise 20 liradan satacak.
Peki, ben de Et Balık Kurumu’na günaydın diyorum. Daha önce neredeydiniz? Aklınız başınıza yeni mi geldi? Bu durumu fırsat bilen kasaplar ya da diğer kurumlar kârlarına kâr kattı. Olan yine benim vatandaşıma oldu.
Şunu da belirtmek istiyorum ki; et fiyatlarındaki baş döndürücü artışa çözüm arayan hükümet çareyi kolaycılığa kaçarak ithalatta buldu. Ancak bu günlere gelineceğini hesap edemeyen ya da daha önceden önlem almayan hükümet kanımca tam bir vizyon eksikliği göstermiştir.
yazan :Orhan ÇELİK-kent
Paylaş :