Enflasyon herkesi ilgilendiriyor. Ama enflasyon herkes için farklı anlama geliyor. Ve de herkesin enflasyon hesabı farklı.
Ayşe Hanım Teyzem için enflasyon demek “pahalılık” demek. Ayşe Hanım Teyzem mahalledeki manavın, küçük marketin fiyatlarına bakarak enflasyon hesabı yapıyor.
Tüketici fiyatlarının haziran ayında yüzde 0.59 aşağıya gittiği (altın tartar gibi, hassas teraziler ile enflasyonu nasıl ölçer hale geldik… Görüp de iftihar edelim!) açıklanınca, mahalledeki küçük markete ve manava uğrayarak, haziran ayında fiyatların ne ölçüde artıp, ne ölçüde azaldığını öğrenmek istedim. Bana verilen bilgilere göre:
– Et fiyatları, önce kiloda 2 TL ucuzlamış. Ay sonuna doğru ise kiloda 3 TL artmış.
– Et fiyatları artınca süt ve sütlü ürünlerin fiyatı ay içinde yüzde 3, yüzde 5 artmış. Bir daha da inmemiş.
– Bakliyat fiyatları ve nebati yağ fiyatları ay boyu sabit kalmış.
– Sebze meyve fiyatlarında ucuzluk varmış ama, bu ucuzluk mevsim bolluğundan öte talep darlığına dayanıyormuş. Halkımız meyve ve sebzeyi eskisi kadar alamıyormuş
Enflasyon 2 nedenle artar : (1) Talep canlıdır. İnsanların para harcama gücü ve isteği vardır. Bu durumda tüketici fiyatları üretici fiyatlarının üzerinde artar. (2) Üretim girdileri nedeniyle maliyetler yükselmiştir. Bu durumda üretici fiyatları tüketici fiyatlarının önünde koşar. Talep yokluğundan üretici malını satamasa da fiyatı aşağıya çekemez.
Tüketicide para yok
2010 yılının ilk 6 aylık döneminde üretici fiyatları endeksi (ÜFE) yüzde 4.93 artarken, tüketici fiyatları endeksi (TÜFE) yüzde 3.59 arttı. İki oran arasındaki fark küçük de olsa dikkat çekiyor. Demek ki, üretici maliyetlerindeki artış, alım gücü azaldığı için tüketiciye yansıtılamamış.
Üretici fiyatlarındaki yıllık genel artış yüzde 7.64 oranında. Fakat tarım ürünlerindeki fiyat artışı yüzde 15.4 oranında. Acaba tarım kesimi talep olduğu için mi fiyatları artırdı, yoksa maliyetler nedeniyle zorunlu olarak mı fiyat arttı? Tüketici fiyatlarında yıllık genel artış yüzde 8.37 oranında. Tüketim harcamalarında yüzde 27 payı olan gıda ürünlerinde yıllık fiyat artışı yüzde 5.62 oranında… (1) Gıda ürünlerinin ana girdisi tarım ürünleridir. (2) Tarım ürünlerinde üretici fiyatları bir yılda yüzde 15.40 artmıştır. Bu durumda nasıl olur da tüketicinin satın aldığı gıda ürünü fiyatlarındaki yıllık artış (ortalama TÜFE artışı olan yüzde 8.37’nin de altında kalarak) yüzde 5.62 oranında gerçekleşebilir? Tek bir nedenle bu olur: Halkın satın alma gücü gerilemiştir. Ana harcaması gıda olan orta ve düşük gelir gurubundaki insanlarımız, gıda harcamalarına daha az para ayırabildiklerinden, talep daralmıştır.
Başkalarında % 1-2, bizde % 8.37
Biz, yıllık enflasyonu yüzde 10’un altında dizginleyebildiğimiz için mutluyuz. Bunu başarı olarak görüyoruz ama, krizin darbesini yemiş başka ülkelerde yıllık enflasyon yerlerde sürünür durumda. ABD’de yüzde 1.9, Euro Bölgesi’nde yüzde 1.4, Almanya’da, Fransa’da yüzde 1, İspanya’da yüzde 1.5, Yunanistan’da yüzde 2.7 oranında. (The Economist, 3 Haziran 2010) Bu ülkelerde de enflasyonu aşağıya çeken talebin zayıflığı. Krizden büyük ölçüde etkilenen bu ülkelerde de talep canlanamadı.
Yazının sonunda dünyadaki emtia (mal) fiyatları hakkında da özet bilgi vermekte yarar var. Çünkü emtia fiyatları bir ölçüde gelecek günlerde üretici fiyatlarının artıp artmayacağını gösterir. Emtia fiyatları artarsa üretici fiyatları, üretici fiyatları artarsa, talebe bağlı olarak az veya çok oranda tüketici fiyatları artar.
Haziran sonu itibariyle dünyada tüm emtia fiyatlarındaki ortalama yıllık artış yüzde 10.6 oranında. Gıda ile ilgili emtiada fiyatlar artmıyor. Yıllık yüzde 4.3 gerileme var. Metal fiyatlarında yıllık artış yüzde 23.3, altında yüzde 32.0 ve petrolde yüzde 7.9 oranında.
Güngör Uras Olayların içinden
Paylaş :