Banvit olarak kırmızı ete yeni girdiklerini 2006 yılından beri bu sektörde yer aldıklarını, 2007’den bu yana da yetiştiricilik yaptıklarını aktaran Görener, amaçlarının hayvan üretimini Türkiye’de yapıp hayvancılıkta azalan rakamları bir şekilde desteklemek olduğunu kaydetti. Hayvan sayılarının ve üretimin azaldığı her gün fiyatların yukarılara doğru gittiğini vurgulayan Görener, yetkililerin büyük üreticileri spekülatör olarak tanımlamasına katılmadığını ifade etti. Üreticinin spekülatörlük yapmasının mümkün olamayacağını dile getiren Görener, “100 üreten 100 satan değil, üretmeyip de çok satanlar bu işi yapabilir. ” dedi. Tavuk Eti tüketim pazarının 1 milyon 500 bin ton, kırmızı et büyük başın ise 600 bin ton civarında olduğunu aktaran Görener, “600 bin ton dediğiniz zaman 15 lirayla çarparsanız yıllık yaklaşık olarak 9 milyar lira civarında kırmızı et tüketimi, 1, 5 milyon ton tavuk üretimi var. Onu da bugünkü değerlerle 4 liradan çarparsanız tavukta 6 milyar lira yıllık tüketim söz konusu. Bugün Suudi Arabistan da bile kişi başına 48 kilo et tüketiliyor. Bizde tüketilen et miktarı ise 30 kilo bile değil. ” diye konuştu.
BEYAZ ETİN ÖNÜ AÇIK, KIRMIZI ETİN TEDARİK SORUNU VAR
Türkiye’de hayvan yemlerinde bir takım ham maddelerin yetiştirilemediğini bunların başında da soya geldiğini dile getiren Görener, bakanlığın son zamanlarda yapmış olduğu havza bazında destekleme projelerinin bu sorunun çözümün önemli hale geldiğini belirterek, “İnşallah gelişerek soya üretimi de müsait haline gelir. Beyaz et ve verimli ekonomik olduğundan dolayı önü açık. Kırmızı ette tedarik sorunları var. Kırmızı etin ayrılmaz bir parçası sütte de bir takım problemler var. Zaman zaman fiyatlar oldukça yükseliyor zaman zaman da düşüyor. Dolayısıyla üretici hayvanları satmak zorunda kalıyor elden çıkartamaya çalışıyor. Bunlar yanlış politikalar aslında. Bütün bunların peyderpey bakanlık tarafından düzeltileceğini umuyorum, iyimserim aslında. Bundan on sene evveline baktığımız zaman ülkemizin içinde bulunduğu konum ortada. Daha iyi gidiyoruz biraz etrafımıza, Avrupa’ya Amerika’ya baktığımızda şükür etmemiz gerekiyor. ” diye konuştu.
KASAPLIK HAYVAN KESİNLİKLE TÜRKİYE’YE GİRMEMELİ
Kırmızı et fiyatlarının 15 lira civarında sabitlendiğini ancak yerli maliyetlerin de 15-16 lira seviyesinde olduğunu aktaran Görener, ithal etin kullanılmasına karşı olduğunu, sadece buzağının ithaline izin verilmesini istedi. 80-90 kiloluk buzağılar alınarak Türkiye’de yetiştirilmesinin doğru olduğunu anlatan Görener şöyle konuştu: “Türkiye’deki çiftçiler bunu yetiştirsin. Ülkemizdeki arpa, elektrik kullansın ve istihdam sağlansın. Yem fiyatları gerçekten çok yüksek. Eğer yurt dışında Mısır yaklaşık 400 liraysa burada 600 liraya ulaşmışsa bunu kabulleneceğiz. Yada devlet ben Mısır ithalatını serbest bırakıyorum ve 400 liradan ülkeye Mısır girecek, ama ben çiftçimi mağdur etmem toplam fiyatı 700 lira olması lazımsa 300 liralık farkı çiftçiye veririm demesi gerekir. Çiftçi 700 lira alır maliyetlerde 400 lira üzerinden olacağı için bir şekilde tüketici daha ucuz et yer süt içer. ”
Dünya ölçeğindeki hayvan sayısının hızla azaldığını, bu alanda Türkiye’de de sıkıntılar yaşandığını ifade eden Görener, 2040 yılında tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kırmızı et fiyatlarının çok ciddi bir tırmanış göstereceği uyarısında bulundu. Görener, Türk insanının protein ihtiyacını tavuktan karşıladığını, bu nedenle tavuk sayısının son 20 yılda 1. 5 milyona ulaşırken, et üretimininse 600 bin tonda kaldığını söyledi. Türkiye’nin hayvan ithal etmesini doğru bulmadığının altını çizen Görener, büyük sulama projelerinin hala neden tamamlanamadığını da merak ettiğini sözlerine ekledi.
(Cihan Haber Ajansı)
Paylaş :
başarılarınızın devamını diler türk halkını ithal et de muhtac duruma bırakmazsınız umarım.ithal et tüketmek istemiyoruz.teşekür ederim.