Aşıcı, Yeşil Düşünce Derneği ve İstanbul Politikalar Merkezi’nin, merkezin Karaköy’deki binasında düzenlediği Yeşil İklim Yeşil Ekonomi Projesi Kapanış Konferansı’nda, “İklim İçin Yeşil Ekonomi Politikaları Raporu”nu tanıttı.
Raporda yer alan onarıcı tarım, yenilenebilir enerji, pasif kent mimarisi gibi konuların çevre ve refah için önemini aktaran Aşıcı, teşvik mekanizmalarının değil niyetlerin değişmesi halinde Türkiye’nin Yeşil Ekonomi’yle sürdürülebilir şekilde büyüyebileceğini söyledi.
“Almanya 20 yıl boyunca fiyat garantisi vermekte”
Güneş enerjisi alanında Yurttaşın Enerji Santrali (YES) konusunda Almanya’da başarılı süreçlerin yaşandığını anlatan Aşıcı, “Almanya Yenilenebilir Enerji Yasası 20 yıl boyunca fiyat garantisi vermektedir. Almanya’da küçük çiftçilerin 5 megavata kadar üretim yapıp şebekeye elektrik sattığı biliniyor. Avrupa’da başarısız yenilenebilir enerji örneği İspanya’da görülüyor. Güneş enerjisi konusu zamanla bakılıyor ki büyük şirketlerin kar sahasına dönüşmüş durumda. O nedenle vergilerle caydırıcı hale getiriliyor bu alan.” diye konuştu.
“Ulaştırma, enerji ve gıda fiyatları düşeceğine artıyor”
Türkiye’deki reformist çevreci politikaların tam olarak hayata geçmesinin kısa vadede mümkün görünmediğini dile getiren Aşıcı, “Yenilenebilir enerjiyi desteklemek için mali sıkıntı olduğunu düşünmüyorum. Her bir bakanlığın strateji belgelerinde çevre ve yeşil ekonomiye dair başarılı hedefleri var. Benim yeşil ekonomi için Türkiye’de gördüğüm sorun, niyet. 2023’ün ekonomik hedefleri o kadar ön planda ki, çevreyle ilgili hedefler ekonomik hedeflerin altında eziliyor. Hükümet haklı olarak ekonomik dönüşümleri yapmak istiyor ama bu amaçlara ulaşmak için stratejilere bakıldığında neredeyse hepsinin çevreyi ve gökyüzünü kirleten yollardan geçtiği görülüyor.” değerlendirmesini yaptı.
Yapılan büyük alt yapı projelerinin gayrimenkul sektörünü geliştirdiğini, buna karşın yatırım ortamını bozarak diğer sektörlere alan bırakmadığını savunan Aşıcı, “Ulaştırma, enerji ve gıda fiyatları yapılan çok sayıda yatırıma rağmen düşeceğine artıyor.” dedi.
“Rüzgar ve güneş enerjisi sistemlerine yönelmeliyiz”
Türkiye’de enerji politikalarının arz güvenliği odaklı hazırlandığını söyleyen Aşıcı, “Yılın birkaç haftasında pik yapan elektrik talebi için 50 hafta fazla kapasite çalışılması sürdürülebilir değil. Bunun yerine rüzgar ve güneş enerjisi sistemlerine yönelmeliyiz. Köprü ve otobanlar yap-işlet-devret yöntemiyle yapılabiliyor, yenilenebilir enerji yatırımları da bu yolla yapılabilir, yaygınlaştırılabilir.” değerlendirmesini yaptı.